Yalanlar pek çok sebeple başarısızlığa uğrar. Aldatılan kurbanlar, rastlantı sonucu herhangi bir gizli doküman ya da mendil üzerinde görülen bir ruj lekesi gibi kanıtları ele geçirebilirler. Başka biri, yalancıyı ele verebilir. Kıskanç bir meslektaş, terk edilmiş bir eş, kiralanmış bir ispiyoncu yalanın otaya çıkmasında en büyük rolü oynar. Oysa bizi ilgilendire, yalan söylerken yapılan hatalardır; yalancının kendine engel olmaya çalıştığı halde yaptığı yanlışlıklar ve yalancıların davranışları nedeniyle başarısız olan yalanlar. Aldatma belirtileri ve sızıntılar, yüzdeki bir ifade değişikliğinde, vücudun bir hareketinde, ses tonunun değişiminde, bir yutkunmada, derin ya da sık sık nefes almada, kelimeler arasındaki duraksamalarla, ağızdan kaçırmalarda, küçük bir mikro yüz ifadesinde, bir hareket kaymasında görülebilir. Asıl soru şudur; neden yalancılar bu davranış açıklarının önüne geçemezler? Bazen bu konularda başarılı olabilir. Kimi yalanlar gerçekten güzel sahnelenir; yalancının söylediklerinde ve davranışlarında yalanı belli edebilecek hiçbir şey yoktur. Ama neden bu her zaman olmaz? İki sebebi vardır; biri düşünmekten, diğeri hissetmekten gelir…
Diyor doktor Ekman… Bu adı ilk olarak Lie To Me dizisi ile duydum. Eğer bu diziyi izlememişseniz 1 saniye dahi beklemeyin. Kitaba başlamadan şunu da ekleyeyim ilk defa bir dizi-film den uyarlandığı kitaba göre Okumaya devam et